BP’nin dünya enerji kullanımına ilişkin yeni verileri, fosil yakıtlarda bir toparlanma olduğunu gösteriyor. Talep tarafındaki büyümenin başrolündeyse rüzgar ve güneş enerjisi yer alıyor.

Küresel petrol talebi günlük 5,5 milyon varile gelerek toparlansa da pandemi öncesi seviyesinin altında kaldı. Uluslararası Enerji Ajansı, talebin 2023’e kadar 2019’daki seviyesini geçmesini beklemiyor.
Kömür tüketimi ise 2019’un toplamını geçti. Ancak 2014’teki tüm zamanların zirvesine tam olarak ulaşamadı. Enerji kaynakları arasında sadece doğal gaz rekorunu çok rahat biçimde kırdı.
Fosil yakıtlar hala dünyayı yönetiyor ve birincil enerji talebinin %82’sini karşılıyor. Son iki yılda yaşanan olağan dışı durumlar göz ardı edildiğinde, fosil yakıtların büyümeye hükmettiklerini görüyoruz.
Yukarıdaki çizelgeye bakıldığında, rüzgar ve güneş enerjisi tüketiminin nasıl önemli miktarda arttığı da dikkatlerden kaçmamalı. Yükselişleri petrol, kömür ve gazdaki artışla gölgelendi ancak yenilenebilir enerji 2020’de çökmedi; hatta talepteki büyümenin büyük çoğunluğunu yenilenebilir enerji oluşturdu.

Enerji talebinde pandeminin etkisi grafikte de görüleceği üzere tıpkı 2001, 2008 ve 2015’teki gibi kendisini belli ediyor. Rüzgar ve güneş enerjisine olan talebin ne derecede arttığı da enerji talebi grafiğinde öne çıkıyor. Ayrıca pandemiden önce, 2019 yılında da rüzgar ve güneş enerjisine yönelik ilginin yükseldiğini görebiliyoruz.
Geçtiğimiz yıl, rüzgar ve güneş enerjisinin birleşik çıktıları ilk kez nükleer enerjiyi aştı.
BP’nin raporu, pandemi ve savaşın yarattığı aksaklıkların temiz enerjiyi öne çıkardığını gösteriyor. Bu rapordaki verilere dayanarak temiz enerjinin yavaş da olsa güçlendiğini ve diğer enerji kaynakları karşısında payını arttıracağını söyleyebiliriz.
Raporun tamamını okumak için tıklayın.
Kaynak: Liam Denning – Bloomberg